Benim Hikâyem

Beni bazen farklı tanıyanlar olduğunu fark ettim. Belki bu yüzden kendi hikâyemi doğrudan, olduğu gibi anlatmak istiyorum.

İstanbul Bakırköy’de doğdum. Çocukluğum kiralık evlerde geçti. Babam iktisat fakültesi mezunuydu, ticaretle uğraştı. İki kez iflas etti ama hiç yılmadı; azimle yeniden başladı. Annem ise ailesinin izin vermemesi nedeniyle ortaokuldan sonra eğitimini yarıda bırakmak zorunda kalmıştı. Yıllar sonra dışarıdan lise bitirdi. Evlenip İstanbul’a taşınacağı sırada 1980 darbesi nedeniyle tayinler durdu ve o da ev kadını oldu. Kısacası darbe, annemin hayat yolunu da değiştirdi.

Devlet okullarında okudum, hiçbir ayrıcalığım olmadı. Ortaokul ve lise yıllarımda çok parlak bir öğrenci sayılmazdım.

Lisede haylazlık yapan, derslere çalışmadığı halde tek başarılı dersi Matematik olan ben, Fizik hocamın bir gün beni yanına çağırarak kendi fizik sınavı kağıdımı beraber okumamızla hayatım değişti. Fizik hocam kağıdımı açtı ve bana 80 notunu verdi, hatta 5 puan daha vereyim 85 olsun 5 olsun dedi, üstüne bir de o sınavda benden kopya çeken bir arkadaşın sınav kağıdını çıkardı, onun da kağını okudu ve bana o kağıttaki kopyayı nasıl anladığını gösterdi (kopya çeken arkadaş benden tüm işlemleri almadığı için arada bir işlem atlayarak doğru sonucu buluyordu). Bana başka hiç bir şey demedi, ne suçladı ne de tersledi, hatta dediğim gibi üstüne 5 puan fazladan verdi…

Neden mi hayatım değişti? Çünkü o gün eğer çalışırsam karşılığını alacağımı hissettim, hatta yetersiz kalsam da (5 puan kadar eksiğim vardı!) insanların bana destek vereceğini gördüm ve uzun zamandır ilk defa ders çalışmaya başladım. Bu beni tembelliğe değil tam tersi çalışmaya daha çok kamçılamıştı. Her zaman saygıyla andığım öğretmenin hakkını umarım hayatımda yaptıklarım ve yapacaklarımla ödeyebilirim.

O yıllardan itibaren başarı burslarıyla dershanelerde okudum. Üniversite sınavında Türkiye’de ilk 1000’e girdim ve İTÜ Bilgisayar Mühendisliği’ni kazandım. Orada çok zeki insanlarla tanıştım. Ama zamanla zekânın tek başına yetmediğini, onu nasıl kullandığının asıl değer olduğunu öğrendim.

Üniversiteden mezun olduğum yıl, henüz 48 yaşındaki annemi kanserden altı hafta gibi kısa bir sürede kaybettim. Bu kayıp, hayat bakışımı kökten değiştirdi.

İş hayatımda önce İTÜ’de başladım, yazılım ekibi liderliği yaptım. Ardından özel sektörde farklı firmalarda takım liderliği görevlerim oldu. 2012’den itibaren ise girişimcilik yolculuğuna çıktım. Abidos, Bunsar, Bitexen, Mintus… Her biri bana çok şey kattı. Bazısında kurucu oldum, bazısında yönetim kurulunda yer aldım, bazısında teknik liderlik yaptım. Şu an Abidos çatısı altında üç farklı projeyi yönetiyorum.

Evliyim, bir kızım ve iki oğlum var. Aile hayatımda da iş hayatımda da hep aynı şeye inandım: dürüst olmak, etik davranmak ve topluma fayda sağlamak. Çünkü eğer topluma bir katkımız yoksa, aldığımız nefesin karşılığını vermediğimizi düşünüyorum.

Hayatım boyunca inişler, çıkışlar, kayıplar ve yeniden doğuşlar yaşadım. Ama hep çalışarak, üreterek ve paylaşarak yol aldım. Bundan sonra da aynı şekilde devam etmek istiyorum.

Önümüzdeki yıllarda da teknoloji, girişimcilik ve toplumsal faydayı bir araya getiren projeler üretmeye devam etmek istiyorum.

M. Fatih Bilgin